Thales

(625-545 MÖ)

Batı Felsefesinin ilk filozofu.
Mevcut ortak görüşe göre Thales, MÖ 620 civarında, Anadolu'nun batı sahillerinde bulunan (Aydın civarı) Milet şehrinde doğmuştur. Miletli Thales, İyonya'dan bir Antik Yunan matematikçi, astronom ve Sokrat öncesi filozoftu.[1] İlk filozoflardan olduğu için felsefenin ve bilimin öncüsü olarak adlandırılır. İyonya Aydınlanmasının başlatıcısı olarak bilinir ve Eski Yunan'ın Yedi Bilge'sinden ilkidir. Ticaretle uğraşmış ve bu nedenle Mısır'da bulunmuştur. Günümüze ulaşmış hiçbir metni yoktur. Yaşadığı döneme ait kaynaklarda da adına rastlanamaz ancak hakkındaki bilgiler Herodot, Laertios Diogenes, Aristoteles, Theophrastus gibi antik yazarlardan edinilir.

Bilimsel Çalışmalan: M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış olan Thales felsefi faaliyetleri yanında bilimsel çalışmalarıyla da seçkinleşmiştir. Bu çalışmalar arasında ise, her şeyden önce, ona Yunan dünyasında abartılı bir ün kazandıran M.Ö. 585 yılındaki güneş tutulmasıyla ilgili doğru tahmini dolayısıyla astronomi ça lışmaları gelir. Matematik alanında ise Thales'in, Yunanlının eşsiz genelleme yeteneğini çok canlı bir biçimde kanıtlayan, oldukça güçlü bir uzmanlık bilgisi olduğu kabul edilmektedir, Geometriyi Mısır'dan Yunanistan'a getiren Thales, denizdeki gemilerin aralarındaki mesafeden başka, insanın gölgesinin büyüklüğü kendisi kadar olduğu zamanı bekleyerek, piramitleri de gölgelerinden ölçmüştür.

Felsefi Görüşleri:
Thales'te, felsefe bakımından esas önem taşıyan husus, onun "Neyin var olduğu" "Neyin gerçek olduğu" ya da "Neyin gerçekten var olduğu" sorusu üzerinde düşünmüş olmasından kaynaklanır. O bu çerçeve içinde, doğada var olan şeylerin tüketici bir listesini yapmayı amaçlamamış, fakat şeylerin varlığa gelmeleri ve daha sonra da yok olup gitmeleri olgusundan etkilenmiştir. "Neyin var olduğu" sorusunu yanıtlamanın en önemli yolu, onun gözünde birlik ile çokluk ya da görünüş ile gerçeklik arasındaki ilişkiyi doyurucu bir biçimde ifade edebilmekten geçmiştir. O, buna göre, gözle görünen bireysel varlıkların ve değişmelerin oluşturduğu kaosun, çokluğun gerisinde akılla anlaşılabilir, kalıcı ve sürekli bir gerçekliğin var olduğuna inanmıştır. Thales, çokluğun kendisinden türediği, çokluğun gerisindeki bu birliğin "su" olduğunu öne sürmüştür.

Thales'i arkhe olarak suyu seçmeye götüren nedenlerin bir kısmı mitik, bir kısmı da rasyonel nedenlerdir. Buna göre, suyun sadece Yunan değil, fakat Doğu mitolojisinde de işgal etmiş olduğu istisnai konum, onu suyun varolan her şeyin ilk nedeni olduğunu öne sürmeye sevk etmiş olabilir. Sonra, su ile hayat düşüncesi arasındaki doğrudan bağlantının bizatihi kendisi Thales' e ilk neden olarak suyu önermiş olmalıdır. Hepsinden önemlisi, suyun hiçbir gözlem aracı olmadan, ısısına bağlı olarak, katı, sıvı ve hava haline dönüştüğü gözlemlenen biricik madde olması, onun arkhe olarak su tercihinde etkili olmuştur. Nitekim, buharlaşma fenomeni suyun buhar ya da hava olabilmesini, donma fenomeni ise, suyun toprak olabilmesini akla getirmiştir. Dahası Thales, suyu kendi hareket ilkesini kendisinde ihtiva eden, canlı bir madde olarak tasarlamıştır. O işte bundan dolayı, organik bir evren anlayışı içinde ve ilkel canlıcılığa epey yakın olarak, her şeyin tanrılarla dolu olduğunu dahi söylemiştir.

MİLET OKULU (İYONYA OKULU)

İlkçağ felsefesinin ve dolayısıyla, felsefe tarihinin Thales, Anaximandros ve Anaximenes gibi üç düşünürden meydana gelen ilk okulu. Aynı zamanda, Milet Okulu olarak da bilinen İyonya Okulunun üyeleri Batı Anadolu kıyılarında yaşamıştır. Okulun felsefe bakımından özellik leri şöyle sıralanabilir:

1 - İyonya Okulu her şeyden önce, mitopoetik düşünceden kopuşu ve felsefi düşünüşe geçişi simgeler. Buna göre, dünyayı açıklamanın biri doğaüstü güçlere gönderimle gerçekleşen mitik veya mitolojik yol, diğeri ise doğal nedenlere başvurmaktan meydana gelen doğal yol olmak üzere, iki yolunun bulunduğunu kabul ettiğimizde, plıysici ya da plıysiologi adıyla sınıflanan Miletli doğa filozofları, mitolojik açıklama tarzına alternatif bir açıklama tarzı geliştirmiş ve böylelikle, felsefenin kendisini öne sürmesinin araa olmuşlardır.

2 - Okul düşünürleri, her ne kadar felsefede onların yaşadıkları çağda madde ile ruh arasında bir ayırım yapılmamış olsa da, felsefe tarihinin ilk materyalistleri olarak bilinirler. İlkçağ felsefesinin klasik dört nedeninden, İyonyalılar yalnızca maddi neden üzerinde yoğunlaşmışlar ve varolan her şeyin kendisinden türediği arklıe ya da maddi nedeni belirledikleri zaman, varlığı açıklayacaklarını, neyin gerçekten var olduğunu belirleyeceklerini düşünmüşlerdir.

3 - İyonya Okulu düşünürleri bundan dolayı aynı zamanda iki ayrı anlam içinde monist filozoflar olarak sınıflanırlar. Bu filozofların monist olarak sınıflanmalarının nedeni, öncelikle onların maddeyi evrendeki tek gerçeklik olarak görmeleri, yani dış dünyayı meydana getiren çokluğun gerisinde bir birlik aramaları ve madde söz konusu olduğunda da, daha sonraki plüralistler gibi, varlığın temeline birçok arkhe ya da maddi neden değil de, tek bir madde yerleştirmeleridir.

4 - İyonyalı filozoflar, maddi neden dışında bir neden, fail veya final neden düşünmedikleri ve özellikle de maddeye hareket verecek, onu harekete geçirecek bir dış güç tasarlamadıkları, maddenin kendisi de cansız ve hareketsiz bir kütle olduğu için, arklıe olarak, kendi kendisini harekete geçirecek, kendi hareketini yine kendisinin açıklayacağı bir ilk madde aramışlardır. Bundan dolayı, onlar aynı zamanda hilozoistler olarak sınıflanırlar. Nitekim, Thales, kendi hareketini yine kendisinin açıklayabileceği bir şekilde canlı olacak bu ilk maddeyi suda bulurken, Anaximandros, apeiroıı'un, evrendeki her şeyin kendisinden doğduğu arklıe olduğunu iddia etmiştir. Milet okulunun üçüncü ve sonuncu düşünürü olan Anaximenes ise, arklıe olarak hava, buğu ya da sis anlamına gelen aer'i öne sürmüştür. Aer, Anaximenes' e göre, eşit olarak dağılım gösterdiği haliyle, görünmez atmosfer olup, yoğunlaşarak buğu ve suya, daha sonra da toprak ve taş benzeri katı maddelere dönüşür. Daha az yoğun olduğu zamanlarda ise, daha sıcak hale gelip, ateş olur. Anaximenes, dış dünyadaki çokluğun varlığa gelişini, buna göre, havadaki yoğunlaşma ve seyrekleşme olgusuyla açıklamaya çalışmıştır.

5 - İyonyalı filozoflarda ortak olarak sergilendiğini gördüğümüz başka bir ortak noktada, onların "hiçten hiçbir şey çıkmayacağı" (Nilıil ex ııihilo fit) ve dolayısıyla madde ya da dünyanın ezell olduğu inancıdır. Aynı zamanda tüm Yunanlı filozoflar tarafından paylaşılan bu inancın bir gereği olarak, hiçten yaratılış veya maddi dünyanın zaman içinde bir başlangıcı olduğu düşüncesi, onların akıllarının ucundan dahi geçmemiştir.

(Kaynak: Paradigma Felsefe Sözlüğü, Ahmet Cevizci)

Anaksimandros