• TANIM VE BİLGİ

    1.1. Yunanca 'seviyorum, arıyorum' anlamına gelen plıileo ve 'bilgi, bilgelik' anlamına gelen sophia sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği entelektüel faaliyet ve disiplin. Buna göre, felsefe Yunanlılar için, ''bilgelik sevgisi" ya da "hikmet arayışı" anlamına gelmiştir. Başlangıçtaki bu özgün anlama göre, her türden bilimsel araştırmacıya filozof adı verilmiştir.

    1.2. Başlangıçtaki söz konusu anlamına rağmen, felsefenin bir tanımını vermek oldukça zordur. Bunun en önemli nedeni, hemen bütün felsefe tanımlarının tartışmalı olmasıdır. Bu ise büyük ölçüde felsefe denen faaliyet ya da disiplinin anlamının veya felsefe anlayışlarının tarihin akışı içinde çağdan çağa, hatta filozoftan filozofa kökten bir biçimde değişmesidir.

    1.3. Örneğin, Platon ve Platoncular için felsefe, empirik gerçekliği değil de, İdealar alemini, soyut kendilikler dünyasını betimleyen ve bütün doğruları nihai ilkelerden çıkarsamak suretiyle temellendiren a priori bir disiplindi. Oysa Aristoteles'te felsefe, gerçekliğin daha genel yönlerini betimlediği için, bilimlerin bir devamı olmak düşünülmüştü. Felsefe bilimlerin ya kraliçesi, ya da onların önündeki engelleri ortadan kaldırdığı için, ağır işçisi olmak durumundaydı.

    1.4. Ortaçağda dini inançları temellendirmek için, teolojinin hizmetkarı olma görevini üstlenen, başta ilahi gerçeklik ve onun dünya ile olan ilişkisi olmak üzere, yine gerçekliği betimleyen felsefe, empiristlerin, ama özellikle radikal empirisistlerin gözünde de, diğer bütün disiplinler gibi, gerçekliği betimleyen bir etkinlik olmak durumundadır.

    1.5. Felsefenin anlamı ve göreviyle ilgili bu mutabakatı bozan filozof, ünlü Kopernik devrimiyle Kant olmuştur. Zira ona göre, felsefenin nesnelerden ziyade, nesneleri bilme tarzımızla meşgul olması gerekir. Başka bir deyişle, Kant, bilimin gerçekliği betimlediği yerde, felsefenin şu ya da bu türden nesneler le, Platon'un varoluşunu öne sürdüğü cinsten kendiliklerle uğraşmadığını savunmuştur. Felsefe, bunun yerine dış dünyadaki nesneleri deneyimleyebilmemizin veya bilebilmemizin zorunlu önkoşullarını araştırır.

    1.6. Felsefe saf düşünceye, refleksiyona dayanır ve a priori bir araştırmadır. Buna göre, felsefe bir kavram analizinden oluşur ya da kavramsal analiz temeli üzerinde yükselir. Öte yandan, felsefe ulaştığı sonuçları kanıtlamak için, belirli ve değişmez birtakım işlem ya da yöntemler kullanmaz. Şu halde, felsefenin tarihin akışı içinde kapsam ve yaklaşım bakımından radikal değişimlere uğraması nedeniyle, bir tanımını vermek zor olsa da, onun düşünme üzerine bir düşünme olduğu söylenebilir.

    1.7. Felsefe, dünya ve dünyanın çeşitli yönleri üzerine tikel araştırma ve düşünme türleriyle ilgili refleksif bir düşünce olarak ikinci düzeyden bir etkinliktir. Felsefe bilimle kıyaslandığında, bilimin dünyada yer alan şeyleri betimlerken, felsefenin onları sınıfladığını söylemek gerekir. Bilim bilgi verirken, felsefe bilginin ne olduğunu, neyi ve nasıl bilebileceğimizi araştırır. Öyleyse, felsefe varolan şeylerle ilgili olarak akla dayalı bir açıklama sağlar; bilimlerin ayrı ayrı ele aldığı olgu sınıflarının tümünü birden açıklayacak en genel ilkelere ulaşmaya çalışır.

    1.8. Felsefe, varlığın ilk ilkelerinin bilimidir. Özel bilimlerden kazanılan tüm bilgilerin eleştirisini ve sistematizasyonu işini gerçekleştiren en genel bilim, bilimlerin bilimidir. Daha ayrıntılı ve daha geniş kapsamlı bir felsefe tanımı, felsefenin dünyanın genel doğası, bilgi ve hayatın yaşanma tarzıyla ilgili, özü itibarıyla akla dayanan, önemli ölçüde sistematik, eleştirel bir düşünüş olduğunu ifade eder.

    1.9. Buna göre, felsefenin konusu "nihai ve en yüksek şeyler", genel olarak varlık, bir bütün olarak evrenin kendisini ya da insanın eylemlerini, yaşamını ve yazgısını en temelli bir biçimde etkileyen şeylerdir. Varlığı bir yönüyle ya da belli bir bakımdan ele alan bilimlerden farklı olarak, felsefe, varlığı bir bütün olarak ele aldığı, varlığı varlık olmak bakımından incelediği, olanı betimleyen bilimlerden farklı olarak olması gerekene yöneldiği için, konularına uygun düşen yöntem ya da yöntemleri kullanır.

    1.10. Felsefe söz konusu metafiziksel boyutuna ek olarak, ayrıca bilgiyi, inançların oluşumunu, insanın dünya ile ilgili bilgisinin haklılandırılmasını ele alır. Ve nihayet, felsefe insanın yaşamını, değerlerini ve amaçlarını sorgulayıp, bu alanda insan yaşamının ve eylemlerinin kendilerine dayanacağı genel ilkelerin bilgisini ortaya koymaya çalışır. Felsefe bir faaliyet, bir düşünce faaliyetidir. İnsanın soru sorabilme yeteneğine dayanır ve dolayısıyla, belirli türden sorular hakkında belirli bir türden düşünme faaliyeti olarak gelişir.

    1.11. Felsefeyi tüm diğer disiplinlerden ayıran en önemli özelliği, felsefenin bu türden sorular üzerinde düşünürken, mantıksal argüman ya da akıl yürütmeye dayanmasıdır. Buna göre, filozoflar, bu mantıksal argümanları ya kendileri yaratırlar ya da başkalarının argümanlarını eleştirirler. Filozoflar, aynı zamanda bu argümanların temelinde bulunan kavramları analiz eder ve açıklığa kavuştururlar. Filozoflar, insan yaşamını ilgilendiren her şey hakkında akıl yürütebilir, her şeyi felsefi bir problem konusu yapabilirler. Filozoflar, örneğin bizim apaçık ve doğru olduklarına inandığımız inançlarımızı sorguya çekerler. Yaşamın anlamını meydana getirdiğini söylediğimiz temel sorular üzerinde dururlar.

    (1) Paradigma Felsefe Sözlüğü, Ahmet Cevizci